Tüm engelleme girişimleri ve saldırı tehdidine rağmen 6 yıl aradan sonra Taksim’de Trans Yürüyüşü gerçekleşti, “Kürdistan’ın da bizlerin de var olduğumuzu buradan bir kez daha haykırıyoruz” denildi.
Altı yıl aranın ardından 9. Trans Onur Yürüyüşü tüm engellemelere rağmen Taksim’de gerçekleşti. 18 Haziran Translarla Eşitlik Günümüz kutlu olsun, “Dönmeyiz buradayız”, “Eşitleneceksiniz” diyen translar ablukayı ve engellemeyi yok sayarak açıklamasını da yaptı.
Saat 10.00’dan itibariyle İstanbul Valiliği kararıyla 9. Trans Onur Yürüyüşü için çağrı yapılan Taksim bölgesindeki M2 Yenikapı-Hacıosman Metro hattının Şişhane ve Taksim istasyonuyla birlikte F1 Taksim-Kabataş Fünikiler hattı seferlere kapandı.
Sabahın erken saatlerinde ise Taksim’e çıkan yollar kapatıldı, Beyoğlu’nda yaşayan ve çalışanlardan e-Devlet görevlendirme belgesi istenerek geçişlerine izin verildi. Taksim meydanı ve İstiklal’e çıkan bütün yollara barikatlar kuruldu, geçişler engellendi.
Engellemelere rağmen translar Cihangir’de toplandı. Saldırı girişimine rağmen basın açıklaması okundu. “Dönmeyiz, buradayız” pankartının açıldığı eylemde okunan metinde hiçbir saldırı karşısında direnişten asla vazgeçilmeyeceğinin altı çizildi.
Devlet ve polis tarafından işkenceye maruz kalan trans+ların öfkesi ve yaşadığı şiddetin sırtlanarak, direnişi her bir mahallede, sokakta örgütlemek için bugün bir araya geldiklerini kaydeden trans+lar, “Translar olarak mücadelemizin salt bugünle sınırlanmadığını ve vermek zorunda bırakıldığımız altı yıllık aranın mücadelemizden hiçbir şey eksiltmediğinin bilincinde yeniden sokaklara dökülüyoruz” denildi.
2017 yılında göç temasıyla gerçekleştirilen bu yıl 9.’su örgütlenen Trans Onur Yürüyüşünün “dönmeyiz, buradayız” temasıyla yaşatıldığı kaydedilen açıklamada, “AKP’nin kolluk kuvvetlerinin, 8 Martlarda trans kadınların kadınlıklarını sorgulayan sözde feministlerin, üretilen transfobik söylemlere sessiz kalanlara rağmen sokaklardayız, dönmeyiz buradayız” ifadeleri yer aldı.
6 Şubat’ta Türkiye, Kürdistan ve Suriye’de yaşanan rant ve talan politikalarının sonucu yaşanan depremlerde trans+ların yalnızlaştırılan, çadırlara alınmayan, hormon ilaçlarına erişimi engellenen, hiçbir şekilde kendilerine güvenli alan yaratılmadığına tanıklık edildiği belirtilen açıklamada, “Biz trans+lar devlet eliyle körüklenen ırkçı, fobik, ayrıştırıcı söylemler sebebiyle afet sırasında dahi hem hayatta kalma hem de var oluş mücadelesi vermek zorunda kaldık. Üretilen nefret siyasetinin yarattığı koşullarda yalnızca bu depremde değil yürüyemediğimiz her sokakta, barınamadığımız her mekanda mücadele ediyoruz” denildi.
Kürt halkına karşı yapılan soykırımlara, tutuklamalara, gözaltılara, kriminalize etmelere karşı da omuz omuza mücadelenin sürdüğü kaydedilen açıklamada şu vurgu yapıldı: “Kürdistan’ın da bizlerin de var olduğumuzu buradan bir kez daha haykırıyoruz.”
Kaynak: ETHA
Yorumlar kapalı.