Korona salgınına yol açan gelişmelerin başlangıcı hala sistem içi hesaplardan kaynaklanan bir insanlığa saldırı olmadığı gerçeğin gölgeler de gizlenmesi nedeniyle hala güçlü olasılık dairesinde yerini korurken sonrasında ki gelişmeler ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan Tekelci sermaye ve siyasi temsilcileri tarafından tümüyle bir fırsata ve işçi sınıfı başta olmak üzere dünya halklarına 3 koldan saldırıya dönüştürülen bir fırsat haline geldiği en kör olanların bile görebileceği bir durumdur. Halk sağlığı açısından insanlığı nasıl tehdit ettiği senaryoları ile sosyal yaşamı neredeyse hücrelerine kadar sistemin denetiminde izolasyona dönüştürdükleri hatırlanırsa bu tedbirlerle ters orantılı bir açgözlülükle patent haklarından vazgeçme pandeminin sonlandırılması için tüm kıtalarda ve sosyal sınıf engellerinden özgürleştirilmiş herkese eşit aşı ulaşımına iki yüzlülükle duvar çekmeleri sesimizi yükseltmemiz gereken talep ve teşhir konuları netleşir. Halk sağlığının ana riski pandemi değil sistemdir. Emperyalizmdir.
Devrimci Demokrasi
***
Afrika’dan kovid aşısı karşıtı aşıların serbest bırakılması çağrısına karşı, AB patentleri savundu. Bu durum, selefi Angela Merkel liderliğindeki fikri mülkiyet haklarının şiddetli bir şekilde savunulduktan sonra Alman şansölyesi Olaf Scholz tarafından biliniyordu.
Avrupa Birliği (AB), Dünya Ticaret Örgütü’nde (DTÖ) yaklaşık 16 aydır durdurulan bir tartışma olan Afrika ülkelerinin koronavirüse karşı aşılarla ilgili patentlerin serbest bırakılması talebini Cuma günü reddetti.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Avrupa bloğu ile Afrika Birliği (AÜ) arasında Brüksel’de düzenlenen iki günlük zirve sonrasında yaptığı açıklamada, “Bu, örneğin haberci RNA teknolojisinin gelişimiyle ilgili atılımı kaybetmemekle ilgilidir.” dedi.
Bu, selefi Angela Merkel liderliğindeki fikri mülkiyet haklarının şiddetli bir şekilde savunulduktan sonra şansölyenin ilk açık ifadesidir.
2 Ekim 2020’de, herhangi bir bağışıklayıcının onaylanmasından ve kitlesel kullanımından önce, Güney Afrika ve Hindistan, çok az laboratuvarın talebi istiflemeye çalışacağını öngörerek fikri mülkiyet haklarından muafiyet önerisini gündeme getirmiştir.
Europa Press haber ajansının haberine göre Scholz, çözümün daha çok yerinde üretim olanakları yaratmak olduğunu vurguladı.
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, patentlerin geçici olarak serbest bırakılması için bir kez daha çağrıda bulunmuştu. Bakan, bağışların tek başına yeni varyantların ortaya çıkmasını önleyen küresel bağışıklık oluşturmanın sürdürülebilir bir yolu olmadığını da sözlerine ekledi.
Toplantının sonuç bildirgesi bu muhalefeti yansıtmamakla birlikte, diğer şeylerin yanı sıra “teknolojinin gönüllü transferi” hakkında da konuşuyor.
Aynı damarda, Patentsiz haberci RNA aşıları Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) desteğiyle altı Afrika ülkesinde üretilecek.
Fikir, bu ülkelerin artık gerekli teknolojiyi alacakları ve uzmanlarının eğitimleriyle desteklenecekleridir.
DTÖ’deki kararlar 164 üyesinin uzlaşmasıyla alınır, bu nedenle serbestleşmede herhangi bir ilerlemeyi engellemek için hala AB, Birleşik Krallık ve büyük ilaç merkezi olan İsviçre tarafından veto ile reddetmeye ulaşır.
2 Ekim 2020’de, herhangi bir bağışıklayıcının onaylanmasından ve kitlesel kullanımından önce, Güney Afrika ve Hindistan, çok az laboratuvarın talebi istiflemeye çalışacağını öngörerek fikri mülkiyet haklarından muafiyet önerisini gündeme getirmiştir.
O zamandan beri, 100’den fazla ülke bu girişime açık destek verdi veya Arjantin’de olduğu gibi yardımcı sponsor olarak katıldı.
Kaynak:globatium.com
*Manşet bize aittir. Çeviriden kaynaklanan hatalar Devrimci Demokrasi yazı kurulunun sorumluluğundadır.
Yorumlar kapalı.