1. Haberler
  2. EMEK
  3. Eti Alüminyum işçileri: Çocuk girince işin içine olay değişir

Eti Alüminyum işçileri: Çocuk girince işin içine olay değişir

featured
service

Konya Seydişehir’de ek zam talebiyle direnen Eti Alüminyum işçileri, “Çok komik sembolik rakamlara çalışırken ailelerimizi geçindirmek istiyoruz” diyor.

Konya Seydişehir’de ek zam talebiyle direnişe geçen Eti Alüminyum işçileriyle konuşmak üzere yola koyuluyoruz. Fabrika, 1969’da temeli atılarak Orta Toros Dağlarının uzantısında yer alan Küpe Dağı’nın eteklerindeki ovaya kurulmuş. 2005’te Cengiz Holdinge 305 milyon dolara satılarak özelleştirilen fabrikada, işçiler günlerce özelleştirmenin karşısında direnmiş, direnişlerine birçok şehir ve birçok iş kolundan işçiler de destek vermişti.

Eti Alüminyum AŞ, 2 kilometrekare üzerine kurulmuş, alüminyum külçe, t-ingot, yuvarlak ingot, yassı ingot, alaşımlı külçe, sıcak rulo, levha, şerit vb. ürünleri üreten ve yıllık üretim kapasitesi 82 bin ton olan devasa bir kompleks. Yalnızca ‘devasa’ olan fabrikanın büyüklüğü ve üretimi değil. Cengiz Holdingin işçilerin emekleri üzerinden ‘devasa’ kârı da söz konusu. Ve bu kârın farkında işçiler. İnternet sitesinde fabrikanın toplamda 580 milyon dolarlık yatırım yaptığı ifade ediliyor. Ancak işçilerin ücretleri yatırım yapıldığı ölçüde günden güne düşmüş. En son geldikleri durumu 2005’te fabrikada çalışmaya başlayan İşçi Ali şöyle özetliyor: “22 yaşında tığ gibi delikanlıydım, şu an bedenen ve ruhen çökmüş durumdayız. Hayat standartlarına uymadığı için maaşımız mecbur buradayız.”

“TİTREYEREK NÖBET TUTUYORUZ KARDEŞİM”

Ateş başında işçilerle sohbete devam ediyoruz. Arkamızda duran Küpe Dağı’nın karla kaplı tepesinden soğuk esiyor. Havanın soğukluğunu işçilerin birliği ve direnişi ısıtıyor. İşçiler, bir yandan gün boyu bir şey girmemiş karınlarını doyurmaya çalışırlarken bir yandan da birbirlerine takılıyorlar. “Direnin bakem” diyor İşçi Mustafa, arkadaşlarına dönerek; “Biz bu direnişe kendimiz için çıkmadık, hepimiz için çıktık” diyor. Arkadaşları da Mustafa’yı onaylıyor. Ali söz alıyor sonra: “Burada üç gün daha kalırsak herkes hasta olacak. Çadıra da izin vermiyorlar, arabayı katmaya da izin vermiyorlar, donarak titreyerek nöbet tutuyoruz kardeşim.”

Polis fabrikanın yolunu kapatmış, işçilerin araçlarını içeri almıyor. İşçiler, 300-400 metre yürüyerek fabrikanın içerisine ulaşabiliyorlar. Fabrikanın servisi olmadığı için işçiler araçla işe gidip geldiklerini, aylık ulaşım masraflarının 1500-2 bin TL’yi bulduğunu ve bu ücreti ücretlerinden karşıladıklarını anlatıyorlar.

“BİZ YANLIŞ YAPMADIK”

İnşaat biriminde inşaat ustası olarak 3.5 yıldır çalışan Uğur Arıcı, “Türkiye’de içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıdan en fazla emekçilerin etkilenmesinden bu düzeni değiştirmek için bu eyleme girişmiş bulunmaktayız. İşçiye değer verilmediği, emek karşılık görmediği için eylemdeyiz” diyerek anlatıyor eylemlerini. Ali söze giriyor: “20 yıldır ekmeğini sağladığı kişilere yanlış yapıyorlar. Biz, hiç yanlış yapmadık oraya. Seydişehir’e yanlış yapmadık. Eti Alüminyum’a yanlış yapmadık. Bu kadar arkadaş yanlış yapsa buraya gelmez.”

“ÇOCUKLARIMI ANCAK GECE ÖPEBİLİYORUM”

Aslında sözleşme sürecinde olmayıp, ek protokol sürecinde olduklarını ifade eden Arıcı, “Sendika ile işveren arasında uyum olmadığı için burada, eylemdeyiz” diyor. Türkiye’nin en büyük, dünyanın üçüncü büyük alüminyum tesisinde çalıştıklarını ifade eden Arıcı, “Çok komik sembolik rakamlara çalışırken ailelerimizi geçindirmek istiyoruz. Ama bunda çok çok zorlanıyoruz” diyor. İşçiler, patron kârına kâr katarken emekleri karşılığında hak ettikleri ücreti alamamaktan yakınıyorlar. Burada çalışan birçok işçi ek iş yapmak zorunda kaldığını anlatıyor. Kimi oto yıkamada çalışırken kimi ise tarlasını ektiğini söylüyor. Bir işçi durumunu şöyle anlatıyor: “Ben sabahın 6’sında uyanıp evden çıkıyorum. Eve gece geri 01.00’de dönüyorum. Çocuklarımı ancak uyurken öpebiliyorum. Onlarla vakit geçirme imkanım zaten yok.”

İşçiler çocuklarının geleceği için direndiklerini de söyleyerek anlatmaya devam ediyorlar.  “Çocuk girince işin içine olay değişir” diyor bir işçi. Ali yine söz alıyor: “Üç çocuk sahibiyim ben. Oğlum dershaneye gidecek. Dershane ücreti 50 bin lira, benim maaşım ise 15 bin lira. Ben 6 aylık kazancımı dershaneye verirsem ne yapacağız? Zaten hayat standartları da uygun değil, ev kiraları malum, Seydişehir’de. Türkiye geneli öyle. Markete 3-4 bin liradan aşağı giremiyoruz. Giydiğimiz ayakkabı 1000 lira olmuş. 20 yıldır Cengiz Holdingin sayesinde çalışıyoruz ama son noktaya geldik yani. Yaşam standartlarını karşılamıyor aldığımız, açız. 300-400 kişi boşuna toplanmıyor, hepsi aynı durumda.”

Mustafa, “Aldığımız maaş çok düşük olduğundan dolayı, aldığımız yüzde bizi yükseltmiyor” derken yüzde 56’lık bir zammın yetmeyeceğini ve çok dar olan bütçelerini genişletmek için direnişte olduklarını anlatıyor. Uğur ise 3.5 sene önce işe başladığında en düşük memur maaşıyla aynı ücreti aldıklarını söyleyerek, “Yapılan yanlış sözleşmeler, imzalanan protokoller sonucunda biz bu hale getirildik” diyerek sorumlu olarak patron ile sendikacıları tutuyor.

İŞÇİLER MESLEK HASTALIKLARINI ANLATTILAR

Eti Alüminyum’da çalışan işçiler ağır iş kolunda çalıştıklarından sürekli meslek hastalıklarına yakalanma riskiyle de karşı karşıyalar. Ali, “Hasta olduk burada. Ağır sanayide çalıştığımız için bel boyun fıtığı hastalığına yakalandık. Meslek hastalığı, astım rahatsızlığım da var benim. Rapor aldık, adamlar yer değiştiriyor ama yetersiz, çok kişi hasta oluyor burada” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.

“BİR DİRENEN BİZ DEĞİLMİŞİZ”

Direnişte yer alan genç işçilerin sayıca fazla olması dikkatimizi çekiyor. İşçi Mehmet, genç işçilerin direnişteki öneminden bahsediyor, “Ağırlıklı olarak genç işçilerle başlattık direnişi, şimdi de canla başla sürdürüyoruz” diyor.

İşçilerle Antep, Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana’da da benzer taleplerle iş bırakan, direnişe geçen işçilerin olduğunu konuşuyoruz. İşçiler şaşkın ve mutlu bir ifadeyle, “Bir direnen biz değilmişiz” diyorlar. Mustafa, “Başka şehirlerde de bu şekilde direniş sürdüren halkımız var. Ümidimiz onların direnişinin de başarılı olması yönünde” diyerek, diğer şehirlerde de hakkını arayan işçi arkadaşlarına dayanışma duygularını iletiyor.

ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI BÜYÜK DİRENİŞ

Yüz ölçümü 2 bin 207 kilometrekare olan Seydişehir’deki boksit cevherlerini işlemek için 9 Mayıs 1967 tarihinde Etibank Genel Müdürlüğü ile işçi devleti olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında imzalanan anlaşma ile yılda 60 bin ton kapasiteli birincil alüminyum fabrikası kurulması çalışmaları başlamıştı.

Daha önce ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu ilçede, fabrikanın kurulmasıyla işçileşme oranı hızlı şekilde artmış, cumhuriyetin ilk yıllarında 3 bin olan nüfus oranı 60 bini geçmişti.

Türkiye’de birincil alüminyum üreten tek kuruluş olan Seydişehir Alüminyum AŞ, 1999 yılında özelleştirme kapsamına alınarak, 2000 yılında kapsamdan çıkarılmıştı. 2003’te yeniden özelleştirme kapsamına alınarak 17 Haziran 2005 tarihinde 305 milyon dolar karşılığında Cengiz Holding tarafından alınmıştı.

Seydişehir o tarihlerde Eti Alüminyum işçilerinin özelleştirme karşıtı büyük direnişine tanıklık etmişti.

Şirketlerin fabrikada inceleme yapacağı haberi üzerine 1500 işçi kendilerini fabrikaya kilitlemiş, kapıları kaynakla kapatmıştı. Polis, işçilere su sıkarak, biber gazı ve copla müdahale ederken 5 saatlik sürede 48 işçi ve 18 polis yaralanmıştı.

İşçiler Başbakan Erdoğan’ı istifaya çağırıp “Tayyip’i alana Unakıtan bedava”, “Her yer Eti, her yer direniş” sloganlarını atmıştı.

İşçiler polis tarafından dışarı çıkarılırken; daha önce işçilerin bölümlere toz hava vererek, görüşü en alt seviyeye indirmesi üzerine şirket temsilcileri 13 bölümden sadece haddehane ve dökümhaneyi gezebilmişti.

İşçilerin özelleştirme karşıtı eylemi bir süre daha devam etmişti.

CENGİZ’E 3 MİLYARLIK TEŞVİK

Cengiz HoldingEti Alüminyum’un Konya’da yapacağı yatırım projesi için devletten 3 milyar tutarında teşvik almıştı.

Geçen sene 6 Şubat depremlerinden birkaç gün sonra Resmi Gazete’de çıkan kararla Cengiz, yüzde 100 vergi indirimi ve yüzde 85 yatırıma katkı oranı olmak üzere gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi, azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıl sigorta primi işveren hissesi desteği, azami 75 milyon TL nitelikli personel desteği ve 200 milyon lirayı aşmayacak enerji desteği gibi teşviklerden yararlandırılmıştı.

YILDA 3 MİLYAR LİRA KÂR

Eti Alüminyum,İstanbul Sanayi Odasının (İSO) hazırladığı Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi-2022 listesinde 139. sırada yer alıyor. Dönem kârı 2 milyar 827 milyon 740 bin 250 lira olan Eti Alüminyum’un üretimden satışları ise 6 milyar 762 milyon 993 bin 150 lira.

Kaynak: Evrensel/Deniz KEMEÇ

Eti Alüminyum işçileri: Çocuk girince işin içine olay değişir
Yorum Yap
Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin