İŞÇİ SINIFI VE SENDİKALAR 

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Faşizm işçi sınıfına karşı kanlı terördür, işçi örgütlerinin tahrip edilmesidir. Sınıf sendikalarının dağıtılması devrimci partilerin yasaklaması, işçi ve devrimci militanların toplu halde tutuklanmasıdır. İşçi sınıfının en iyi unsurlarının işkenceye uğratılması öldürülmesidir.

Lenin şunu belirtiyor, demokratik cumhuriyet her ne kadar sermaye egemenliğini ve bunun sonucu olan yığınların ezilmesini ve sınıf savaşının hiçbir şekilde ortadan kaldırılmamasını, kaçınılmaz olarak bu savaşımın yayılması, hız alması, gelişmesi kesinleşmesi sonucunu verir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da işçi sınıfının örgütlenmesi,sendikaların ortaya çıkması ise 1960’lardan sonra başlar. Önce Türk-iş içinde örgütlenen işçiler ve küçük sendikalar daha sonra bunları pasif olarak gören işçiler ve sendikalar ayrılarak DİSK önderliğinde devrimci sendikalar konfederasyonunu kurdu. DİSK’in İlk büyük kitlesel eylemi 274. ve 275. yasalara karşı 15/16 Haziran büyük işçi eylemiydi. O dönem kitleselleşerek büyüyen işçi sınıfı ve sendikalara karşı 1976’da çok kalabalık geçen 1 mayısı içine sindiremeyen egemenler 1977 1 Mayısını kana bulayarak 36 öncü işçi katliama uğratıldı. 

1970’lerde gelişen ekonomi kriz, 1970’de 359 milyon dolar olan dış ticaret borcu ise 1977’de 4 milyar dolara ulaşmıştı 1979-1980 işçi sınıfının toplu sözleşme dönemiydi. Özel sektör başta olmak üzere başta metal ve tekstil sektörleri olmak üzere cam, kimya, gıda, toprak iş kollarında DİSK’e bağlı 300 bine yakın işçinin toplu sözleşmesi yenilenecekti. Aynı şekilde çoğuTÜRK-İŞ’e bağlı, sayıları 500 bine yaklaşan işçilerin toplu sözleşmeleri de bu yıllara rastlamaktaydı. Üst üste gelen zamlar fiyat artışları sonucunda anlaşmak mümkün değildi.

Tarihi 24 Ocak 1980’i gösterirken açıklanan paket kararlar sonucu 47 TL olan Amerikan doları 70 TL’ye çıkıyordu. Başbakan Demirel ve Turgut Özal askerlere birfing veriyordu. Takvimler 12 Eylül 1980’i gösterirken radyoların düğmesine basılınca ileri Türk ileri sesleri geliyordu. Böylece 427 günü grevde geçen 54 bine yakın işçinin grerev çadırları yakılarak sendika konfederasyon başkanları, sendika şube başkanları göz altına alınıyordu, alınmyanlarsa kendiliğinden Selimiye yollarını tutuyordu.

1980 darbesiyle bir anda bütün grev çadırları kaldırarak sendika merkezlerine kilit vurularak mal varlıklarına el koydular. Önüne gelen, baş kaldıran, direnen herkesi gözaltına aldılar. Binlerce kişiyi işkenceden geçirdiler, kimini öldürdüler, kimini sakat bıraktılar, 80 günlük iskenceden sonra tutukladılar. Önderleri, sendika, sube ve iş yeri temsilcileri tutuklanan işçiler grevde geçen günlerin hesabını soramadan işbaşı yaptırdı. 

Uzun süre sendikasız ve örgütsüz kalan ve hiçbir hak iddaa etmeden Fransa’da 19. yüz yılda en ilkel hakları elde etme uğruna ve sömürenlere karşı savaşım için güçlerini örgütlemek olanaklarını elde etmek uğruna verilen devrimci kavgalarda binlerce işçi yaşamını vermiştir. Bütün ülkelerin proletaryası burjuva demokratik özgürlükleri elde etmek için pek çok kan dökmüştür ve bu özgürlükleri korumak için bütün güçleriyle savaşım vermek zorunda kalmışlardır..

Lenin şunları söylüyor; proletarya demokrasi uğruna bütün alanlarda bir savaşımda tutarlı ve devrimci bir savaşım yürütmeden burjuvaziyi yenmeye hazır lanamaz. Darbeyle birlikte kendini Cumhur başkanı seçtiren Kenan Evren, ilk milletvekili seçimlerinde Mess ve Anavatan partisi başkanı Turgut Özal ise başbakan seçildi. Sendikal mücadelenin önünü kesmek için özelleştirme ve taşeron sistemine ağırlık verildi, karşı çıkanları ya işten çıkardı yada tutuklattı.

Sendikal ve toplu sözleşme dönemini başlatan iktidar bir kaç iş kolu dışında bütün iş kollarında grev yasağı getirdi. İlkin Türk-iş konfederasyonuma sendika kurma İzni verdi. DİSK’e daha sonra serbest sendika kurma hakki verildi. Bugün en büyük konfederasyon olan Türk-iş ve Hak-iş tamamen iktidar kuyrukçuluğunu yapan sarı sendikalardır. Bu sendikaların iş kollarından istifa edip yeni sendikalara geçmek isteyen işçileri en ağır şekilde cezalandırmak istiyorlar, işten çıkarıyorlar polis ve jandarmayla saldırıyorlar, göz dağı vermek için her türlü yola başvuruyorlar.

Biz Yeni Demokratik Sendikal Birlik olarak proletarya demokrasisi uğruna ezilen sömürülen, bütün hakları elinden alınan işçi sınıfının sendikal mücadelesinin proletarya sınıfı açısından kendi savaşının burjuva sınıfı karşısında bütün haklarını yeniden kazanıp örgütlenmesi demektir .

Bunun için yeni demokratik sendikal birlik olarak yapmamız gerekenleri ilk etapta madde madde sıralayacaksak; 1:)İş yerlerinde sınıf bilincini kavrayan işçilerden işçi komitelerini oluşturmak. 2:) Komiteler ve işçi hücreleri yani taban örgütlülüğüyle temsilcilik, şube yönetimlerini sendika yönetimlerini ele gecirmek. 3:)Grevdeki işçilerle dayanışma sağlayarak sınıf savaşımı ve proletarya demokrasisi kurmak ve sınıfsız sömürüsüz bir dünya için mücadele etmek. 

Bütün ülkelerin proleterleri birleşiniz.

YENİ DEMOKRATİK SENDİKAL BİRLİK/TARAFTARI