İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisinin (İSİG), çocuk işçiliğine dikkat çekmek amacıyla bu yıl ikinci kez yayımladığı rapora göre, son bir yılda en az 66 çocuk işçi iş cinayetlerinde katledildi.
“Tek ayrıcalıklı sınıfın çocuklarımız olacağı bir ülkeyi, dünyayı kuracağız” denilen raporda, son bir yılda tarım sektöründe 24 çocuk (20 işçi ve 4 çiftçi), sanayi sektöründe 17 çocuk, inşaat sektöründe 13 çocuk ve hizmet sektöründe 12 çocuk çalışırken hayatını kaybettiği belirtildi.
Raporda çocuk işçiliği ve iş cinayetlerinin önlenmesi adına öneriler şu şekilde yer aldı:
“1- Çocuk işçilik yasaklanmalı, çocuk işçi çalıştıran patronlara en ağır cezalar verilmelidir.
2- Eğitim tamamen parasız olmalı ve müfredat aklın ve bilimin ışığında yenilenmelidir. Tüm Türkiye çapında okullarda bir öğün yemek verilmeli ve yoksul çocukların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır.
3- MESEM’ler bir eğitim-öğrenim işlevi görmemektedir. MESEM’li çocuklar işi bedava ve ağır koşullarda çalıştırılarak öğrenmektedir. Bu anlamda MESEM’leri revize etmek imkansızdır. MESEM’ler kapatılmalı ve mesleki eğitim yeniden yapılandırılmalıdır.
4- Beceri geliştirme programı adı altında hayata geçirilmeye çalışılan programlar iptal edilmelidir. Mesleki eğitim adı altındaki işçileştirme politikalarının 15 yaşın altına yayılması acilen engellenmelidir.
SONUÇ
Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Bu aşamada “kullan-at işçilik” halini alan çocuk işçiliğin varlığı elzemdir ve çocuk işçilik ancak üretenlerin yönetmesi durumunda önlenebilir. Onun dışında hümanist söylemler ve devletin bazı PR çalışmalarını görebiliriz…
Bizler; çocuk işçiliğinin yasaklanması, mesleki öğrenimin çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanması ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olması gerektiğini biliyoruz. Ancak bunları sistem içinde ifade etmenin de tek başına bir anlam ifade etmediğinin bilincindeyiz. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor. Geleneksel emek örgütlenmelerinin kendi üyelerinin çıkarlarını bile koruyamadığı ve buharlaştığı bu dönemde çocuklarımızı koruyacak örgütlenmenin ve mücadelenin araçlarını oluşturmalıyız…”