Türkiye’deki Komünist Hayalet Üzerine
1-) Türkiye’de devrimci durum var demek abartılı değildir hem de hiç değildir. Halk kitleleri kaynamakta, genç kitleler içerisinde sosyalizme kendi kendine meyleden ciddi figürler belirmektedir. Bunun yanında ciddi manada gerici kara ırkçı, milliyetçi örgütlenmelere de meyleden genç kitleler bulunmaktadır. Hem islamcı ailelerin, hem de seküler ailelerin genç çocukları sosyalizme ve faşizme meyleden bir şekilde karşımızda durmaktadır. Bu genç kitlelerin sosyalizme meyleden kesimlerinde kısmen ateizm soslu kısmen kültürel kodlamalarla şekillenmiş sosyalizm okumaları karşımıza çıkmaktadır. Hem faşist genç kitleler hem de kültürel kodlamalarla şekillenmiş genç sol kitleler, üretim işkilerinin vardığı boyutla beraber, tüketim ve gösteri toplumunda, arayışlarını genel anlamda sistem baskısından azade hithleşmiş daha görünür sol sosyalist oportünist, reformist, revizyonist, neo-liberal faşist hareketlerde ve güdül ‘kapalı ekonomi’ savunan siyasetlerde gidermeye çalışmaktadırlar. Ve uygun yolu bulduklarında Avrupa’ya taşınıp rahat edeceklerini düşünmektedirler. Bunun dışında kalan genç emekçi kitleler ise kısmen devrimci bir potansiyelin, nüvenin, aygıtın zayıf ve görünür olmayışı ve geleceksizliğin baskın gelmesi vesilesiyle göç yollarına düşmeyi amaçlamaktadırlar. Bunların göç etme isteği genellikle ülkedeki ücretlerin durgunluğu ve artan hayat pahalılığı vesilesiyledir. İşçiler ve emekçi kitleler maaşların durgunluk seviyesine geldiği ithalatın ihracatı aştığı, döviz girdisinin darlığı, üretimin düşüşü nedeniyle genel bir mülksüzleşmeye itildikleri ortamda üstelik ülkenin çok yoğun bir göçmen İşçi havuzu olduğu ortamda göçmen işçilerle beraber kent merkezlerinin dışına sürüklenmektedir. Mütenalaşma, hissizleşme, hiçleşme ağır bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Kısacası doğru bir kitle çalışması doğru bir kadro politikası, emekçiler ve gençlerle kurulacak doğru iletişim tarzı devrimci nüveleri bu süreçte yaratacaktır demek abartılı olmaz. Komünistler bu devrimci nüvelerin oluştuğu ortamda devrimci durumla beraber bir sonraki devrimci atılımlara hazır hâle gelecek demek ise hiç abartılı olmaz.
2-) Türkiye’de yeni bir paradigma başkanlık rejimi ile kurulmuştur demek ise yine 7 haziran 2015 seçim süreci sonrası yaşananlar, 15 temmuz darbe sürecinin sonrasında yaşananlar, gözönüne alındığında yine abartılı olmaz. Başkanlık referandumunda CHP’nin mühürsüz seçim pusulalarına cılız itirazları ise rejimin CHP’ye sunduğu statükoda büyük yer kapma vesilesiyle okunmalıdır. Paradigma emekçilerin politik itirazlarının sürdürücüsü olan sol, sosyalist parlamento dışı kuvvetlerin HDP eliyle CHP’nin oynadığı hatta taşınmasına, ittifak dahi diyemeyeceğimiz tarzla sistem içine taşınmasına da vesile olmuştur. Rejimin CHP’ye tanıdığı ‘büyük pay’ doğru okunmalıdır. Türkiye’nin krizli ortamı ve emekçilerin sindirilmiş hâli doğru ele alınmalıdır. Arjantin ve Sri Lanka’nın yaşadığı süreçlere benzer bir süreç karşımıza çıkmaktadır. Beklenen seçim cepte olmadığı gibi rejimin seçim sürecine ne tür bir cevap vereceği bilinmemektedir. Kaldı ki hakim sınıflar arasında seçim sürecinde yaşanacak iktidar için köşe kapmaca hâline gelecek bir ortam emekçileri patlamaya sevk edecektir. Halk kitlelerine güven vermeyen, oportünist, reformist, revizyonist bir hatla kafa karışıklığı yaşatan siyasetler, kaderlerini ellerine almaya çalışan halk kitlelerinin iktidarlarının çalınmasına vesile olacaktır. Sudan benzeri bir sürecin yaşanması sürpriz olmayacaktır. Bu olasılıkları sıralamak mevcut durum içerisinde yine abartılı bir okuma değildir.
3-) Doğru bir kitle çalışması, kadroların rollerine uygun davranması, emekçiler, gençler arasında hızla çalışmaya koşması devrimci durumun oluştuğu ortamda parlamento dışı bir muhalefetin, devrimci, komünist bir tarzın inşa edilmesini yaratacaktır. Emekçiler günlük yaşamlarında azap çekmektedirler. Biz devrimciler, komünistler mücadele ettiğimiz her an azapla karşı karşıyayız, emekçilerin azabı ile devrimcilerin, komünistlerin çektiği azap arasındaki bağıntıyı doğru okuyup emekçi kitlelelere doğru tarzla yaklaşım sergilemek gerekmektedir. Devrimciler meşrudur, Komünistler meşrudur, meşru fiili militan mücadele havuzu yaratılmak zorundadır. Sosyalist devrimlerimizin, bürokrat burjuva modern revizyonist kamp tarafından yenilgiye uğratılması sonucu çeşitli burjuva ideologlar tarafından komünizme saldırı başlatılmış, Komünizmin tek tip olduğu iddia edilmiş “tarihin Sonu” safsatası dillendirilmişti. İşçi sınıfının üzerindeki baskı sonucu örgütsüzlüğe itilmesi, işçi sınıfının miadını doldurduğu ve pek “gerici” sınıf olduğu safsataları sol, sosyalist olduğunu iddia eden ihanetçi, gerici kalemler tarafından da ilan edilmişti. Tesadüf müydü? Hayır. İşçilerin bütün hakları tiranlar tarafından tırpanlanırken ve onun örgütleri, yarattığı aygıtlar bir bir dağıtılırken, ondan niçin devrim yapmıyor niçin kapitalizmi yıkmıyor beklentilerine girenler yaratılan tasfiyeci dalgayı görmezden gelen köpekleşmiş kesimlerdi. Oysa işçi sınıfı yaratılan tasfiyeci dalgaya rağmen dünyanın çeşitli metropollerinde kendiliğinden grevler örgütleyecek kuvveti, sayısız defa Asya, Latin Amerika, Avrupa vb kıtalarda gösterdi. Peki pek muteber sol tasfiyeci, reformist, revizyonist burjuva solcular dünyada neyi sahneye koydu? Yunanistan’da Syriza, İspanya’da Podemos, Psoe, Şili’de Boriç İngiltere’de Corbyn gibi kesim ve tiplerin kendiliğinden doğan ayaklanmalar ve devrimci durumlar sonrası kitleleri burjuvazinin hegemonyası altında, hegemonik kuvvetlerle çevrili seçim süreçlerine çekerek, radikal sağcı kulvarları nasıl doğurduğu ortada. Syriza’nın eski yöneticisi Varoufakis işçileri hareketlenmelerine rağmen ileri hareketler yaratmak yerine sağcı radikal hareketler yaratmakla suçlarken kendi suçunu gizlemekteydi. Çünkü bu reformist hat seçimle adil bir düzen yaratacağını iddia ederken, sistemin doğasına toslayıp bütün iddialarından geriye düşerek rezilleşmektedirler, dalga kıran misali kitlelerin umudunu kırmakta ve aslında kitleleri kendileri sağcı hareketlere oy vermeye itmektedirler. Türkiye’de HDP ve oportünist sol tüm bu saydığımız kesim ve şahsiyetleri ışıltı ile selamlarken haksız sayılmazdı. Aynı yöntem ve aynı tarzla sistem içinde bu kesimler gibi kazanç sağlamaya çalışmaktadır çünkü. “Tarihin sonu’ kapitalizm için çoktan geldi çattı. Dünyanın çeşitli metropollerinde emekçi Kitleler, eleştirilen sovyet mimarilerinden bin beter konutlarda yaşamlarını sürdürmeye zorlanmaktadırlar, açlık yeniden çok büyük kesimi sarmış bulunmaktadırçKitleleri erozyona uğratan, hiçleştiren, hormonlu sosyalist bireyler üreten, devrimden soyut anlayışlara batan, düzlemin Türkiye ve dünyada yansıması bu şekildedir.
4-) Komünist hayaletin varlığı
Bugün dünyanın pek çok yerinde hayalet kendisini kısmen olumlu şekilde göstermektedir. Şartlar devrime koşullanmış, yeryüzü müthiş bir kaosun içerisinde bulunmaktadır. Dünyanın her yerinde kitlelerin kendinde bilinci emperyalist-kapitalist sistemin yıkılması gerekliliğini kısmen kavramıştır. Çeşitli grev, direniş, ayaklanma süreçlerinde ortaya çıkan görüntü ve fotoğraflar bu gerçeği okumamızı sağlamaktadır. Türkiye’de revizyonist, reformist kimi kesimler dahi nedamet getirmeden, karnından konuşarak, çeşitli hataları kabul etmekte, düzen içine kaptırılan kolu nasıl kurtaracağını düşünmektedir. Onlara çağrımız emekçiler arasında doğru kararlı, ısrarlı bilimsel yöntemlerle şekillenmiş doğru çalışma tarzını benimsemeleridir. Nasıl ki Örgütsüz işçi sınıfı sömürünün hammaddesi ise örgütlü işçi sınıfı devrimin, sosyalizmin hammaddesidir. Türkiye’de hayalet kendisini hissettirmektedir her gün. Toplumsal kırılma her geçen gün derinleşmekte, kent merkezlerinde toplanmış emekçiler sistemin daha fazla yürümeyeceğini hissetmektedir. Devrimlerin ne zaman patlayacağı, çığ ve heyelan denilen doğa olaylarının ne zaman gerçekleşeceğini kestiremememiz gibi bir şeydir. Ancak sosyo-ekonomik veriler doğru şekilde incelendiğinde, düşman ve dost kuvvetler doğru bir şekilde incelendiğinde belli öngörülere varmak hiç zor değildir. Engels’in 1800’lü yılların sonuna doğru Almanya’nın silahlanma arayışına, sanayisinin gelişim düzeyine, dinamik nüfusun durumuna ve pazarda Almanya’nın karşısında konumlanmış çeşitli kuvvetlere bakarak bir dünya savaşı öngörüsünde bulunduğu unutulmamalıdır. Türkiye’deki Komünist hayalet dünya sahnesinde beliren komünist hayaletten hiç de bağımsız değildir. O reformist, revizyonist kuvvetleri çılgına çevirecek, onları devrimden korkacak düzeye bir kez daha getirecektir. Eğer oportünist reformist cephe ideolojik ve politik olarak yenilgiye uğratılmazsa komünist hayaletin yara alacağı bir kez daha unutulmamalı. Onun tekrar belirişi başarı kazanamazsa tekrar geriye düşüp, mücadele sahamızı uzun yıllar tekrar bir gericilik, faşist dönemin kaplayacağı unutulmamalı, her türlü mücadeleye ve mücadele aracına açık olunmalıdır. Revizyonist, oportünist, reformist tarzın devrime vurduğu darbeye karşı, sınıfın çıkarını önceleyen kuvvet olarak sınıfın en ileri kesimleriyle buluşarak bu oportünist, reformist, revizyonist hatla keskin mücadeleye girişmekten imtina edilmeyecektir.
5-) Komünistler bu süreçte ne yapacak
Komünistler silahların eleştirisinin örgütlenmesi gerektiğini bildiği gibi, devrimin zora dayalı bir gerçek olduğunu bilerek hareket edecektir. Komünistler tarihte zorun rolünü çok defa deneyimlemiştir. Çeşitli kültürel kodlanmalarla belli başlı mahallelere sıkışmış faaliyetlerden sıyrılarak, emekçilerin yoğun olduğu bölgelere faaliyetler taşınacak hatta ve hatta muhafazakar diye uzak durulan, artık rejimden kopuş yaşayan halk kitleleri içerisinde örgütlenme çabasının içerisine girilecektir. Emekçilerin karnını doyurmak ve yaşamını idame ettirmek için iş yaşamına girdiği ancak giderek yoksullaştığı iş yerlerinde, fabrikalarda ekonomik ve siyasal yasalar sonucu kendinde bilinçle açığa çıkardığı grev çabalarına destek verilecek hatta grevler, işgaller örgütlenmeye çabalanacaktır. Komünistler bu süreçte kendisi için sınıf kitlelerini kendinde sınıf kitlelerine dönüştürmeye çabalayacaktır. Gençler içerisinde akademik-demokratik mücadele, eğitim öğretim hakkının eşit, adil şekilde sunulması için çalışmalar düzenlenecektir. Yine işçi işsiz genç kitlelerin dinamik yönlerini geliştirecek düzeyde ve aralarındaki politik bilinç düzeyi farkını sıfıra yakın dereceye getirecek çalışmalara girilecektir. İşçi, işsiz, öğrenci gençliğin sorunlarına dinamik yönelim geliştirilmeye çalışılacaktır. Türkiye/K. Kürdistan işçi sınıfına iki dilli politikayı taşımak Kürdistan şehir merkezlerinde Türkiye şehir merkezlerine göre aynı işi yarı ücretle yapmaya itilen Kürt proleterlerle örgütlenmenin yolları aranacaktır. Türkiye şehir merkezlerinde ciddi derecede mülksüzleşmiş, gün geçtikçe yoksullaşmış emekçilere düzeni ve düzen partilerini ifşa eden yöntemlerle gidilecektir. Komünist hareket tüm bunların yanında Komünist hayaletin ortaya çıktığı süreçte, devrimci atılımı kitlelerle beraber hayata geçirmek için şimdiden bu tip çalışmalara girişecektir. Parlamento dışı muhalefetin örgütlenmesi, devrimci duruma uygun hâle getirilmesi için çeşitli tartışmalara girmekten kaçınılmayacaktır. Komünist hareket kitle hareketini yaratmak için, kendinde bilinç geliştirmiş kitlelerle buluşup, doğru tarzda kitle hareketini ve kitle çalışmasını yaratacaktır. Yunan dağlarına Alman Nazizmine (Faşizm) karşı direnişi örgütlemeye çıkan ELAS komutanı Aris’in yedi kişiyle başlayıp, kendisinden eminliği ve kararlılığı sonucu başardığı örgütlülük devrimci nüvenin yaratılmasına denk düşen devrimci duruma koşut örgütlenme tarzından kaynaklanmıştır. Keza Çinde ÇKP, Çarlık Rusya’da bolşevikler doğru tarzı bulduğumuzda nasıl zaferler kazanacağımızı bizlere göstermiştir. Aris kendisini küçümseyen köylü kitlelerine çektiği ajitasyon ve propagandalarda defaatle “bugün 1 yarın 1000’ler olacağız” demiş, güven vermiş, samimi davranmış nitekim sonunda Aris haklı çıkmış yüz binler anti işgalci mücadeleye komünistlerin yanında katılmaktan imtina etmemişlerdir.
“Bugün çete yarın kızıl orduyuz”
Sosyo-ekonomik yasaları doğru okuyalım, politik bilinç düzeyimizi geliştirelim, bu yasalara uygun örgütlenmeleri yaratalım, gelişecek devrimci duruma müdahale için inisiyatif almaktan geri durmayalım, dar kendinde sınıf kitlelerimizle birlik yaparak oradan geniş sınıf kitleleriyle birlik sürecine yürümeyi aksatmayaĺım.
Çeşitli devrim süreçlerini hatırlayalım bazen devrimci organizasyonlar ve bazı bireylerin doğru süreç okuma ve dar kitleden başlayarak, geniş kitleyi doğru şekilde sevk ve idare etme tarzının dünya halkları ve işçi sınıfı için büyük zaferlerin yaratılmasında oynadıkları rolleri bir an bile unutmayalım.
Yorumlar kapalı.