Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde tutsak Serdar Şitilay’ın tahliyesi, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 3’üncü kez ertelendi.
Diyarbakır’da 1993’te gözaltına alınarak “örgüt üyesi olmak” iddiasından tutuklanan Şitilay’a, Diyarbakır 1’inci Güvenlik Mahkemesi tarafından “Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmak” suçlamasından 9 Mayıs 1994’te müebbet hapis cezası verildi. Şitilay, 30 yıllık ceza infaz süresini 5 Nisan 2023’te tamamladı. Şitilay, tahliyesine 2 gün kala Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkarıldı. Şitilay, Kurul’un “pişmanlık” beklentisine “Değişmen ben. Benden böyle bir beklentiniz var ise boşuna beklersiniz. 30 yıl önceki Serdar ile bu günkü Serdar arasında hiçbir fark yoktur. İlk günkü inandığım değerlere bugün de aynı ölçünde inancım devam etmektedir” sözleriyle yanıt verdi.
MA’dan Mehmet Aslan’ın haberine göre, Şitilay, Kurul’un dışarı çıkması halinde neler yapacağı sorusuna “Babam hasta ona bakmayı düşünüyorum. Ayrıca halkımın özgürlüğü için fırsat bulursam yasal zeminde siyaset yapmayı planlıyorum. İnsan tutarlı olmalı değerlerine ihanet etmemeli” diye cevap verdi. Kurul raporunda, Şitilay’ın lisede öğrenimi görürken tutuklandığını, hapishanede birçok kitap okuduğunu, TV, radyo ve kitaplardan hapishane dışındaki yaşamı takip ettiğini belirtti. Raporunda, Şitilay’ın aramalara engel olmadığı, personele tehdit, tahrik ve zorlayıcı davranışlarda bulunmadığına da yer veren kurul, Şitilay’ın tahliye olması halinde yasal siyaset yapacağını söylemiş olmasına rağmen tahliye edilmesi halinde ne yapacağını bilmediğine dair beyanı olduğunu ileri sürdü.
‘TOPLUMLA ENTEGRE OLMAYACAK’
Kurul raporunda, “iyi hal” değerlendirme puan eşiğinin 45 olduğu, Şitilay’ın puanın 46 olduğuna, dönem değerlendirme puanının ise 51 olduğuna, disiplin cezasının bulunmadığına yer verdi. Ancak tüm bunlara rağmen kurul, Şitilay’ın tahliye olması halinde toplum ile entegre olamayacağını ileri sürerek, tahliyesini 6 ay boyunca erteledi.
Verilen ilk tahliye erteleme kararına karşı Şitilay, 10 Nisan’da başvurduğu Elazığ İnfaz Hakimliği, İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararını yerinde bularak 27 Nisan’da itirazı reddetti. Elâzığ 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itiraz da reddedildi.
‘BİNLERCE YIL VERSENİZ DE FARK ETMEZ’
İlk 6 aylık ertelemenin sonu olan 2 Ekim 2023’te tekrardan kurul karşısına çıkarılan Şitilay, “pişmanlık” beklentisine, “30 yıldır yatıyorum. Mesele halkımın özgürlüğü ise değil 6 ay, binlerce yıl da uzatsanız fark etmez. Bana diyorsunuz ki, ‘Siyasal çalışma yapma. Ot gibi yaşa. Daha önce de söyledim. Yasal, demokratik bir çerçevede işler yapacağım” yanıtını verdi. Kurul, Şitilay’ın “pişmanlık duymadığını ve tahliyesi halinde PKK içinde faaliyetlerde yer alacağını” öne sürerek, tahliyesini 6 ay daha erteledi. Elazığ İnfaz Hakimliği 26 Ekim’de yapılan itirazı reddetti. Elazığ 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi önceki itirazda olduğu gibi yine itirazı reddetti. Böylelikle Şitilay’ın tahliyesinin 2’nci kez ertelenmesi kesinleşti.
ÜÇÜNCÜ DEFA ENGELLENDİ
Tahliye erteleme süresi 2 Nisan 2024’te dolan Şitlay’a, bu kez “Bir yere bomba atmak, çatışmak normal bir durum mudur?” şeklinde soru sordu. Şitilay, soruya “Hak ve özgürlükler bağlamında insanın kendisini ifade etmesi tanınmıyorsa başka ne yapacak?” sorusuyla karşılık verdi. Şitilay’ın tahliye durumunu değerlendiren kurul, 3’üncü kez 6 ay tahliye ertelemesi kararı verdi. Karara karşı İnfaz Hakimliğine başvuran Şitilay’ın başvurusu 20 Mayıs’ta reddedildi. Ret kararına karşı Şitilay’ın başvurduğu Elazığ 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, kararın isabetsiz olmadığını ileri sürerek, başvuruyu 26 Haziran’da reddetti.
Son kararla birlikte 3’üncü kez 6 ay süreyle ertelenmesi kesinleşirken, Şitilay’a dair bir sonraki değerlendirme 2 Ekim’de yapılacak.
İHİK’E VE BAKANLIĞA BAŞVURU
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Adalet Kaya ve Nevroz Uysal Aslan, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na (İHİK) konuyla ilgili inceleme başvurusunda bulundu. Milletvekilleri, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle önerge verdi.
İHİK başvurusunda, İdare ve Gözlem Kurullarının önünü açan yönetmenlik ve kurulun kendisinin anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AHİS) ve Türkiye’nin uyacağını taahhüt ettiği diğer uluslararası normlara aykırı yönlerinin araştırılması istendi. Başvuruda, “Bu kurulların AİHS’e ve Anayasa’ya aykırı kararları ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlal edilen mahpuslar hakkında ivedilikle girişimde bulunması adına acilen bir çalışma başlatmasını talep ederiz” denildi.
BAKANLIĞA SORULAR
Bakanlığa ise şu sorular yöneltildi:
- Mevzuatta pişmanlık, ‘maddi ceza hukuku müessesesi’ olarak düzenlenmiştir. Maddi ceza hukuku müessesesi olan pişmanlığın aynı zamanda infaz rejimine ilişkin bir konunun temel şartı olarak kabulü mümkün müdür?
- Maddi ceza hukukuna ait olup yargılama aşamasında hâkim tarafından değerlendirilmesi gereken pişmanlığın, infaz aşamasında idari bir kurul tarafından tekrar ve özellikle hükümlü aleyhine değerlendirilmesi, ceza hukukuna hakim olan ‘mükerrer değerlendirme yasağına’ aykırılık teşkil etmez mi?
- Mevcutta İyi Hal Değerlendirme Gelişim Raporundan geçerli puan aldığı halde pişmanlık göstermediği gerekçesiyle infazı yakılan kaç mahpus bulunmaktadır?
- Lise çağında ceza alarak uzun yıllar hapsedilmesi ve tahliyesi halinde entegrasyon problemi yaşama ihtimali mahpusun kendi inisiyatifinde olan bir durum olmamasına rağmen neye göre infaz yakma gerekçesi sayılmaktadır?
- Bakanlığınız devletin egemenliği altındaki cezaevlerinde örgüt yapılanması olduğunu kabul ediyor mu? Etmiyorsa İdare ve gözlem Kurulları mahpusların ‘terör örgütü tarafından düzenlenen eylemlere katıldığını’ nasıl gözlemlemektedir? Ediyorsa hapishanede ‘terör örgütü tarafından düzenlenen eylemler’ diyerek söz konusu edilen eylemler nelerdir?”