İBB’deki enerji işçileri yeniden bir arada: “Bu mücadele yetki alma için değil, geleceğimize sahip çıkmak için”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

DİSK/Enerji-Sen’in öncülüğünde İBB’deki enerji işçileri yeni toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde yeniden “İSPER değil, İSKİ ve İGDAŞ işçiyiz” diyerek İstanbul Tabip Odası’nda buluştu

İBB’deki enerji işçileri yeniden bir arada: “Bu mücadele yetki alma için değil, geleceğimize sahip çıkmak için”

İstanbul Büyükşehir Belediye’sine bağlı iki binin üzerinde enerji işçisi İBB’nin iştiraki olan taşeron şirket İSPER bünyesinde istihdam ediliyor. Yaptıkları iş, İSKİ ve İGDAŞ’ın asıl işleri ancak 696 sayılı KHK ile birlikte ‘kadrolu’ adı altında sürdürülen fili taşeron sisteminde çalışmaya zorlanıyor.

2019 yılında işçiler, sefalet ücretlerine kötü çalışma koşullarına karşı DİSK/Enerji-Sen’de örgütlenmeye başladı. Ancak o süreç, sarı sendika TES-İŞ, yine DİSK’in içindeki Genel-İş ve Hak İş’e bağlı sendikaların hamleleri sonucu DİSK/Enerji-Sen, yetkiyi kıl payı kaçırdı. Bu süreç, sarı sendika TES-İŞ’in iki binin üzerinde İBB işçisinin neredeyse hiçbir hak almadan sefalet ücretine mahkum edecek toplu sözleşmeyi imzalamasıyla sonuçlandı.

İSPER’de ikinci perde

DİSK/Enerji-Sen’in örgütlenme atağıyla İSPER’deki örgütlülüğü oldukça yükseldi ve yetki alma aşamasına geldi. Ülke barajını aşan DİSK/Enerji-Sen, İSPER’de yetkiyi alarak İSPER kadrosuyla dayatılan taşeron çalışma sistemine karşı daha etkin mücadele etmeyi hedefliyor. Hak İş’in başvurduğu mahkeme, işçilerin işkolu enerjiden genel hizmetler işkoluna geçirilmesine karar verdi. İBB henüz işkolunu değiştirmedi ancak DİSK/Enerji-Sen de muvazaa davası açarak işkounun enerji işkolu olarak tespit edilmesini talep etti.

Sendikanın avukatarından olan Arkın Hürtaş, buluşmada aldığı sözle dava sürecine değindi. Hürtaş, davatı ilk açtıklarında umutsuz olduklarını ancak zamanla davayı kazanma ihtimalinin arttığını ifade etti. Hürtaş bu değişimin sendikanın İSPER’de örgütlülüğünün ve gücünün artmasıyla ilgili olduğunun altını çizdi. Mahkemeye sundukları tanıkların gayet özgüvenli şekilde yaşadıklarını anlattıklarını ifade eden Hürtaş, işverenin sunduğu tanıkların da çelişkili konuştuklarını ve bunun kendi ellerini kuvvetlendirdiğini belirtti.

Buluşmadan notlar

DİSK/Enerji-Sen’in öncülüğünde İBB’deki enerji işçileri yeni toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde yeniden “İSPER değil, İSKİ ve İGDAŞ işçiyiz” diyerek İstanbul Tabip Odası’nda buluştu.DİSK/Enerji-Sen Danışma Kurulu’nda bulunan İSİG Meclisi’nden Murat Çakır, Dev Sağlık-İş Onursal Başkanı Doğan Halis ve DİSK/Enerji-Sen Kurucu Genel Başkanı Kâmil Kartal da buluşmaya geldi.

DİSK/Enerji-Sen Örgütlenme Sekreteri Ahmet Çakır dışında bir sendika yöneticisi söz almazken işçiler, kendi yaşadıklarını kendileri ifade ettiler. Salondaki yerlerin hemen hepsi dolmuştu. Yeni bir toplu sözleşme süreci öncesinde DİSK/Enerji-Sen’in yetkiyi alabilmesi adına işçilerin ve sendika yöneticilerinin kısa vadeli görevlerine dair sıkıkla söz alındı.

İlk sözü alan DİSK/Enerji-Sen Örgütlenme Sekreteri Ahmet Çakır, İBB’deki enerji işçilerin örgütlenme sürecine dair girişimlerini aktardı. 2019 Şubat’ta İSPER’i ana örgütlenme alanı olarak seçtiklerinde kendilerine orayı örgütleyemeyeceklerini, işçilerin çoğunun siyasi referanslarla girdiklerini söylediklerini belirtti. Kendilerinin temel yaklaşımının siyasi referanslardan ziyade emek süreçleriyle ve sömürü ilişkilerine dayandığını ifade etti.

Ortak sayaç okuma dayatması, yemek ve servis gibi sorunlar, cumartesi gününün iş günü olması gibi sorunlara dikkat çeken Çakır, yeni toplu sözleşme süreci öncesinde DİSK/Enerji-Sen’in çoğunluğu sağlamasının önemini vurguladı.

İşçilerin masalarda olduğu, kendi sorunlarının çözümü için kendilerinin aktif olduğu bir sendikal mücadele önerdiklerini ifade eden Çakır, bunun için işverenlerin kendilerini sevmediklerini ve bundan da gurur duyduklarını belirtti. Çakır işçilerin sadece üye olmamalarını, kendi sorunlarının çözümlerine de dahil olmaları gerektiğini ifade etti.

Yetkinin elde edilebilmesi için 25 gün kaldığını ifade eden Çakır, bu sendikal mücadeleyle örgütlenme atağına kalkılması gerektiğini belirtti. Taşeronun kurumsallaşmış haline karşı mücadelenin yükseltilmesi için bu sürecin çok önemli olduğunu ifade eden Çakır, sözü işçilere bıraktı.

İşçilerin sözü: Serbest kürsüden notlar

Çakır’dan sonra sözü işçiler aldı. İşçiler aldıkları sözlerde ücretlerinin düşüklüğünden dayatılan iş yoğunluğuna, ortak sayaç okuma dayatmasının yarattığı sorunlardan cumartesi gününün iş günü sayılmasına kadar çeşitli sorunlara değindi.

Bir önceki dönemde TES-İŞ’in imzaladığı toplu sözleşmede hiçbir hak elde edemediklerini hatırlatan işçiler, aynı şeylerin tekrarlanmaması için DİSK/Enerji-Sen’in yetkiyi alabilmesi için bütün işçilerin sorumluluk alması gerektiğini ifade etti.

İşçiler hâlâ işyerlerinde DİSK’in ‘sol örgüt’ olarak kodlandığını ve sarı sendikalar ve işveren tarafından bu etiketle kötülendiğini belirtti. DİSK/Enerji-Sen’in işçilerin haklarını gerçek anlamda savunacak tek sendika olduğunu işçilere anlatabilmesi gerektiği ifade edildi. Bazı işçiler, kendilerinin bu konuda referans olabileceğini, kendilerini sağcı olarak tanımlamalarına rağmen buranın siyasi kimlikleriyle şekillenmediğini belirtti. Söz alan bir işçi nasıl ki işverenin solcusu sağcısı olmuyorsa işçinin de olmaması gerektiğini ifade etti.

Cumartesi günlerinin tatil ilan edilmesi mücadelesinin önemine vurgu yapan işçiler, bunun sadece ekonomik bir talep olmadığını aynı zamanda sosyal bir hak olduğunu ifade etti.

İşçiler yaptıkları işin önemli olduğunu, kendileri olmazsa kentlerin yaşanmaz hale geleceğini ifade ederken bu bilincin yaygınlaşması gerektiğini de vurguladı.

Keskin: “Bu mücadele yetki alma için değil, geleceğimize sahip çıkmak için”

İşçilerin konuşmalarının ardında Doğan Halis, Kâmil Kartal ve DİSK/Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin söz aldı.

Keskin, konuşmasında işçinin söz, yetki ve karar hakkının mücadele anlayışlarının merkezinde yer aldığını ve bunun da kendilerini ayırt eden yönleri olduğunu vurguladı. Keskin, işçilerin kendi sorunlarını işverenle kurulacak masalarda kendilerini dillendireceğini belirtti.

İBB enerji işçilerinin mücadelesinin sadece basit bir yetki alma mücadelesi olmadığını ifade eden Keskin şunları söyledi:

Bu mücadele emekli olana kadar sağlığımızı yitirmeme mücadelesi. Bu mücadele, işten eve geldiğimizde çocuklarımızla, ailemizle yeterince vakit geçirebilme mücadesi. Bu mücadele insanca yaşayabileceğimiz bir ücret alabilme mücadelesi. Bu mücadele Cumartesi günlerini ailelerimizle geçirebilme mücadelesi. Bu yetki mücadelesi değil, geleceğimize sahip çıkma mücadelesidir.


Ne olmuştu?

24 Aralık 2017’de çıkarılan 696 sayılı KHK ile taşeron firmalarda çalışan işçiler “kadrolu” hale getirilerek çalıştıkları kurumun bünyesinde istihdam edilmeye başladılar.

Daha önce taşeron şirketler bünyesinde çalıştırılan İSKİ ve İGDAŞ işçileri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan İSPER adlı şirkette çalıştırılmaya başladı. Aslında İSPER belediyenin kurduğu büyük bir taşeron şirketten başka bir şey değil. Tek görevi belediyenin ilgili kurumlarına personel sağlamak. Yani taşeron firmalar KHK yoluyla devre dışı kaldı ancak taşeron çalıştırma biçimi belediye içinde İSPER denilen şirketle kurumsallaştırıldı.

Sözde kuru bir “iş güvencesi” getirildi ama ücretler, çalışma koşulları, servis-yemek konuları, personel giyim-alet edevat meseleleri tıpkı taşeron firmalarda olduğu gibi devam ettirildi. İşçiler su alan botlarla kış aylarında çalışmaya zorlandı. İBB tarafından günlük yemek ücreti olarak sadece 11 lira verildi.

Çıkarılan KHK işçiye “kadro” verirken diğer tüm konularda işçinin elini kolunu bağladı. İşçiler sendikaya üye olsa da 2,5 yıl boyunca yani 2020’nin Haziran ayına kadar toplu iş sözleşmesi yapamadı. İşveren desteğiyle üye yapıldıkları Türk İş’e bağlı TES-İŞ sendikası ise işçilerin hiçbir sorununu çözmeye yanaşmadı. TES-İŞ’in aldığı yetkiyle yaptığı toplu sözleşmeyle İBB’de çalışan enerji işçileri sefalet ücretlerine mahkum edildi.

İşçilerin örgütlenmesine yönelik son saldırı ise Hak İş’in açtığı işkolu itiraz davasından geldi. Mahkeme, işçilerin işkolunun enerji değil, genel hizmetler işkolu olduğuna karar verdi. DİSK/Enerji-Sen ise konuya ilişki n bir muvazaa davası açtı. Dava devam ediyor.

28 Eylül yeni toplu sözleşme süreci öncesinde yetki tespitinin yapılacağı gün. DİSK/Enerji-Sen taşeron sisteminin kurumsallaşmış haline karşı mücadelede önemli gördüğü bu süreçte örgütlenme atağı yaparak yetkili sendika olarak masaya oturmak istiyor.

Kaynak:sendika.org

Yorumlar kapalı.