1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. Manuel Demir ve Baba Erdoğan’ın anısına || İsmail Doğruer

Manuel Demir ve Baba Erdoğan’ın anısına || İsmail Doğruer

featured
service

”PARTİ  BİZİZ

Nedir parti ?

Bir telefon mu, arka odalarda  çalan ?

Kimdir  parti ?

Düşüncesi  gizli, kararları bilinmez  biri mi ?

Parti  biziz.

Sen, ben, hepimiz.

Parti senin içinde, kardeş,

Parti kafandaki  düşünce.

Sen nerde oturursan orası onun evi.

Nerde  sana   saldırırlarsa odur karşı koyan orda.

Odur  gösteren  bize  gideceğimiz  yolu.

İzleriz  onu  biz de  senin  gibi.

Bulamazsın doğru  yolu,  bizsiz  yürüme.

Yolların  en  çıkılmazıdır  bizsiz  gidilen  yol.

Bizden  kopma  sakın,  kardeş !

Belki  biz  yanılırız,  belki  sensin  haklı.

Öyleyse  kopma  bizden !

Kafandan  şunu  çıkarma, kardeş :

Bilirsen  eğer  sen  bu  yolu,

Bilir de  göstermezsen  bize,

Neye yarar  bilgin  senin !

Bilge  kişi  ol.

Ama  yan  yana ol  bizimle,

Paylaş  bizimle  bilgini !

Kopma  bizden,  kardeş,

Bizden  uzaklaşma !

ŞAİR VE YAZAR : BERTOLT BRECHT”

Mücadeleye katıldığımdan beri yaşamın karşıma çıkardığı her yoldaşın, paylaştıklarımızla değeri paha biçilmez olan anılarına bağlı yaşadım. Her birini önemsedim ve sahiplendim. Bu süreç içinde birbirinden değerli siper yoldaşlıklarına aynı tarzda yaklaştığım sayısız, değerli kadın ve erkek insanlar tanıdım. Genelde iyi iletişim ve ilişkiler içinde olduğuma inanıyorum. Ve elbette eksiklerim le hatalı yaklaşımlarımla kırdıklarımda oldu. Ancak bu konuda  içimde huzurlu olduğum şey, hiçbir yoldaşımı ve devrimci dostumu siyasi yada örgütsel nedenlerle veya kişisel hırslarımdan dolayı gözümde düşmanlaştırmadım. Onların varlıklarını ve kişisel saygınlıklarını saydığım nedenlerle hiçleştirme çabası içinde olmadım. Devrimcileri itibarsızlaştırmanın komünistlere ait  bir mücadele biçimi olmadığını savundum ve buna karşı çıktım.

Bu dile getirdiğim konuda, neredeyse bir çeyrek yüzyıl süren yanlış yaklaşımların muhatabı olsam ve acısını yaşasam da hiçbiri iki yoldaşımın anılarının sessizce silikleştirilmesinden duyduğum acıyı bana yaşatmadı. Bunlardan biri Manuel Demir diğeri Baba Babil Erdoğan dır. Tarihsel sürecin öne çıkardığı bu iki komünist önder, yaşam ve eylemleri ile devrimci militan kişiliğin -onları unutturma çabası içinde olanlarla kıyaslanmayacak oranda- temsilleridir.

Her ikisi ile birlikte, siyasi ve askeri çalışma içinde bulunmuş olmaktan daima onur duydum. Onlardan, yaşamlarından arkadaşları, yoldaşları olarak bir çok şey öğrendim. Manuel ile 12 Eylül Cuntası yıllarında tutsaklık şartlarına dayanan daha çocukluk yaşlarımızdan başlayan yoldaşlığımız, tahliye sonrası mücadeleyle devam etti. Onun düşman karşısında başeğmez tavrını ve mahkemelerde ki tavizsizliğini dost düşman o yıllardan bilir. Cezaevinden çıktıktan sonra 3. Konferans hazırlıkları süreci, Delegelerimizi Dersim de katliamda yitirdiğimiz o talihsiz yıllar ve DABK perspektifi ile Batıda Partinin yeniden inşaası süreci taa ki faşist diktatörlüğün eli kanlı işkenceci itlerinin onu bizden aldıkları günün sabahına kadar  benim için onunla kesintisiz bir birliktelikti. Manuel Demir, Parti güçlerimizin ayrılığı (1987) öncesi TKP(ML) BABK Sekreteri ve Konferans Delegesi; Ayrılık sonrası DABK perspektifi ile hareket eden Parti güçlerinin önderlik kadrolarından biri ve İstanbul il komitesi sekreteri konumuyla, Kandıra Baskını olarak geçen tarihsel eylemin taktik planlama ve komuta kademesinde aktif yer alan  siyasal, örgütsel, askeri pratik katkılarıyla tarihe malolmuş bir komünist kişilik idi. Kandıra Baskını sonrası operasyonlar nedeni ile gerek yurtdışında ki yoldaşlardan gerekse ayrılık yaşanan parti güçlerinden ‘sizi geçici olarak güvenli alana çıkaralım’ tekliflerini geri çevirmiş ve ‘yaralarımızı sardıktan sonra çekileceğimiz yegane güvenli alan dağlardır’ yanıtını vermişti. Tek başına bu duruş bile kimilerini düşündürmelidir. Yönünü hiç dağlara çevirmemiş olanları ise sarfettikleri sözlerden dolayı utandırmalıdır.

Baba Erdoğan bundan 29 yıl önce yine düşmanın yüreğine bir mızrak gibi saplanan bir başka askeri hedefe yönelik baskında, bu defa Tokat Almus’ta bir karakol baskınında yaşamını yitirmiştir. Yitirdiğimiz kişi, tarihsel rolü, örgütsel konumlanışı, askeri yetenekleri  ve kattıkları ile herhangi bir kişi, sıradan bir üye yada vasat bir kadro değil önderlik kadrosudur. Üzerinde çalım sattığınız yapının yapıtaşları yerine otursun diye sadece askeri-politik çabalarıyla değil Partinin teorisinin ileretilmesi içinde gece gündüz kafa yoran çaba gösteren birkaç kişiden biriydi.

Ayrılık öncesi TKP(ML) saflarında ki yaşamı, nasıl kitle çalışmasında, milis faaliyetinde fedakar ve kararlı bir militan yaşam grafiği var ise DABK perspektifi ile çıkış yaşandıktan ve TKP(ML) Parti güçleri ayrıştıktan sonra ki çabalarıda hem örgütsel konumu hem devrimci –komünist kişiliğinin ürünü olarak samimiyetle ve enerjisini on katına çıkararak sürdürülen bir yaşamdır. Baba Erdoğan, Kandıra Baskını eylemi ve başka komuta ettiği  eylemlerde ki başarısı ile Baba Erdoğan değildir. Öncelikle  buna cüret etmesi ile bir çoklarının yaşamlarında henüz görülmeyen bir özelliğe sahiptir.  Ancak tek başına  çok ça böyle gösterilme–büyük bir ironi ve talihsizlik eseri, kendisinin yaşamı ve eylemini, O nun bir yerlere taşıdığı Partinin kitlesine ve, O Partinin toplantısında, O Parti nin adına  konuşma yapan konumda ‘fokocu’ olarak niteleyenlerce- bir avantaj gibi algılansa da durum öyle değildir. Eğer vijdanlarını yitirmedilerse hala bu Parti nin önderlik kadroları içinde Baba Erdoğan’ın Teorik/Politik ve Örgütsel çabalarını gözleri ile görenler, tanıklık edenler vardır ve yaşıyorlar. Parti birliği için Partinin 3. Konferans hazırlıkları içinde iken Cezaevinden ilettiği Konferans gündemi ve Komünistlerin Birliğine yönelik önerileri, mürekkebi çoktan kurumuşsa da hafızalardan hala silinmemiştir. Cezaevlerinde ki mücadelede ve Acılan dava da TKP(ML) ve eylemini yargılama hakkını fasizme tanımamış, Faşizmin yargılandığı bir salon haline getirmiştir mahkeme duruşmalarını. Elbette ki hasbel kader söz söyleme şansını, bulan konuşmacının dili sürçebilir ve amacı aşan tasarruflarda bulunabilir. Buradan hareketle bütüne dair bir genelleme çıkarılmamalı. Ancak bu eğer yıllar ve yıllar içinde ki ölümsüzleşenlerine geleneksel ve değerler bilinci ile sahiplenme faaliyetinde, sıradanlaşma ve giderek hiç esamesini bile okumama, dil ucuyla anma/anmama arası bir unutturma noktasında seyrediyorsa, eleştiri hakkı doğurur.

Bugün Parti’nin – günümüzde tarihsel partinin halen çok parçalı halde oluşundan bağımsız- durum okuması başka ve bundan hareketle mücadele tarzı, araçları, pratik yönelimi kısaca bilcümle çizgisi başka yönelimde de olsa dününe ve dünde kalan bugünkü varlığını borçlu olduklarına şaşı bakma hakkı olamaz. Gücü elinde bulundurmak her istediğinizi yapma hakkı vermez. Yapılırsa da unutmamak gerekir ki ne ekerseniz onu biçersiniz.

Bugün, Baba Erdoğan’ın 29. ölümsüzlük yıldönümü. O sadece eşgali dağlara yakışan değil, ilerde yeryüzünde kurulacak olan komünizmin Türkiye/Kürdistan panteonundan yıldızı her zaman aynı parlaklıkta ki onur abidesi olarak diğer her ulus ve ülkeden yoldaşlarla birlikte anılacaktır. Anısına bu bilinçle değer verilmesi ve sahiplenilmesi olması gerekendir. Bu yoldaşların somutunda sözün yeri gelmişken; Kandıra Alay Baskınına katılan savaşçılar arasında olan , aranır duruma düşünce yönünü döndüğü dağlarda, 25 Şubat 1988 de Dersim Merkez deTülüğ çatışmasında  ölümsüzler kervanına katılan TKP(ML)aday üyesi, TİKKO savaşçısı Ali Çelik yoldaşı, Kandıra Alay Baskını davasında yargılanan ve ezaevinden çıkınca yönünü dağlara çeviren 2003 te Tokat Zilede yaşamını yitiren PMK üyesi Zeynel Aslan ve onunla  ölümsüzleşen yoldaşları, bugüne kadar yaşamlarını yitiren başta önder İbrahim Kaypakkaya olmak üzere tüm yoldaşları yine sokaklarda, dağlarda, iskencelerde, ölüm oruçlarında, Kürdistan da Türkiye de, tüm kıtalarda devrim uğruna yaşamlarını feda eden tüm ilerici, demokrat, devrimci ve komünistleri saygıyla anıyorum.

Komünist önderler Manuel Demir ve Baba Erdoğan ölümsüzdür!

Demokrasi, Devrim ve Sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenlere şan olsun!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm !

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi !

TKP(ML) 2.Toplu Dava,

TKP(ML)3.Ana Dava,

TKP(ML)Kandıra Baskını Toplu Davalarından yoldaşı

Ve Silah Arkadaşı olarak anılarına saygıyla.

İsmail Doğruer

Manuel Demir ve Baba Erdoğan’ın anısına || İsmail Doğruer
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin