MAOİZMİN TEORİSYENİ BAŞKAN GONZALO ÜZERİNE SAVUNMA (Le Centre MLM – Belçika Marksist-Leninist-Maoist Merkezi)

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uluslararası Komünist Harekette baş gösteren dağınık duruşun her bir ülkedeki Maoist/Komünist hareketi derinden etkilediği aşikardır. DEH’in misyonunu yerine getirmede yetersizliği ve dağılmasından sonra bu mesele daha da can alıcı bir duruma geldi. Maoist/Komünistlerin eleştiri-özeleştiri ve ideolojik mücadele ekseninde yeninden toparlanma ve dünya işçi sınıfı ve ezilen tüm ulus ve halklara yeniden unut olma gibi bir sorumluluğu ve zorunluluğu vardır. Dünya Maoist hareket cephesinde yaşanan tartışma ve görüşleri öğretici olacağı düşüncesiyle paylaşmayı doğru görüyoruz. PKP lideri Başkan Gonzalo’ya dair bu açıklamayı da aynı kaygılarla okuyucularımızla paylaşıyoruz.
Devrimci Demokrasi 

***

Tarih devrimci liderler üretir. Çağına hakim olan ideolojiden kopan, adaletsizliği kınayan, sorunların kökenini araştıran, devrimci bir çözüme giden yolu açan insanlar. Sınıf mücadelelerini sentezledikleri gibi, sınıf mücadelelerinin sentezlenmiş ürünleridirler. 

Bu liderler, bireyler olarak ilginç değiller, elbette başarılarına ve başkalarının ulaşamadığı tarihsel çıkışa varma yönündeki insani yeteneklerine saygı gösterilmelidir. 

Bu liderler, durumu değiştirebilmek için izlenecek doğru düşünceyi ifade ettikleri için önemlidir. 

Lenin Düşüncesi, Rusya’nın durumunun, Rus toplumunun anlayışının, tarihsel ihtiyaçlarının doğrudan ifadesiydi. 1934’te 29 ciltlik Lenin eseri yayınlanırken, örnek olarak aşağıdaki yazarlar Lenin tarafından alıntılanmıştır: Mikhaïl Saltykov-Chtchedrine 320 kez, Nikolaï Gogol 99 kez, Ivan Krylov 60 kez, Ivan Tourgueniev 46 kez, Nikolaï Nekrassov 26 kez, Alexander Pouchkine 19 kez, Anton Tchekhov 18 kez, Alexander Ostrovsky 17 kez, Gleb Ouspensky 16 kez, Ivan Gontcharov 11 kez. 

Rus kültürü ve durumu ile olan bağlantının güzel bir ifadesidir. Ekim Devrimi, 1917’de Lenin Düşüncesinin ifadesiydi. 

Aynı şekilde Çin devrimi de Mao Zedong Düşüncesinin ifadesiydi. Ve her ülkede tarih, devrimci bir süreci başlatan devrimci liderler üretti. 

Bu nedenle, ideolojik olarak Başkan Gonzalo’ya yapılan saldırıları reddetmenin önemini vurgulamalıyız. 

Peru’daki Halk Savaşını başlatan Peru Komünist Partisi’nin lideri olan Başkan Gonzalo, Yol Gösterici Düşünce ilkesini kavradı. Maoizmin, Leninizm’den sonra Marksizmin üçüncü bir aşama olduğunu anlamasını sağladı. 

Tanımlanmış başka bir “Maoizm” yoktur. Diğer tüm girişimler hiçbir anlam ifade etmemektedir, zayıf bir yapıdır. Tarihsel olarak, “Marksizm-Leninizm-Maoizm” kavramı doğrudan Başkan Gonzalo’dan gelmektedir. 

Bu nedenle, daha sonra Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’e katılanlar tarafından yazılan “Marksizm-Leninizm-Maoizm Temel Kurs” yazısının çevirilmesinin ve yayımlanmasının tarihsel bir anlamı yoktur. 

Bunu yapanlar, yalnızca Başkan Gonzalo’nun rolünü ve öğretilerini reddetme girişiminde olabilir. Başkan Gonzalo’nun adı bu belgede asla geçmemektedir. Ancak görünen şey, elbette ulusal bir çerçeveye dayanan Yol Gösterici Düşünce sorusunu atlama girişimi olan “MLM Düşüncesi” kavramıdır. 

Hindistan’da, Filipinler’de olduğu gibi, Mao Zedong Düşüncesi adına Maoizmi reddetme geleneğinin olduğu, her iki ülkenin de en büyük partilerinin uzun süredir revizyonist Belçika İşçi Partisi tarafından organize edilen uluslararası kongrelere katıldıkları tarihsel olarak iyi bilinmektedir. 

Bu, Maoizmin tek tanımını kabul etmeyen, yani Başkan Gonzalo’nun tanımını kabul etmeyen bir “Maoizmin” ancak “Mao Zedong Düşüncesi” olabileceğini göstermektedir. Filipinler Komünist Partisi Kuzey Kore’yi selamladığında, Maoizm anlayışının yanlış olduğunu açıkça gösteriyor. 

Aynı şekilde, Marksist-Leninist Komünist Örgütü-Proleter Yol’un, Başkan Gonzalo’ya karşı, 29 yıl önce, Eylül 1992’de tutuklanmasından bu yana hapiste olduğu halde, onu teslim olmakla suçlayan bir belge hazırlaması da oldukça yanlıştır. 

Yayınlanan böyle bir suçlama, yalnızca düşmanın onun hakkında söylediklerine dayanmaktadır ve bu nedenle, karşı-devrimin elinde tutuklu bir yoldaşı eleştirmeme şeklindeki devrimci gelenekten açık bir kopuş söz konusudur. 

Ayrıca Başkan Gonzalo’nun, küçücük bir hücrede, tam bir tecrit halindeyken, bir hain olduğunu açıklamak da büyük bir saflıktır. Biri gerçekten teslim olduğunda, düşman tarafından öne sürülür. 

Sahte teslimiyet mektupları da yeni bir şey değildir: 1525’te Almanya’daki devrimci lider Thomas Münzer’e de zaten yapıldı. 

Söylendiği gibi, düşmana güvenilmemesi devrimin temel öğretisidir.

Suçlamasında, Marksist-Leninist Komünist Örgütü – Proleter Yol, Peru Komünist Partisi’nin Gonzalo Düşüncesinin Marksizmin yeni bir aşaması olacağını söylediğini iddia ediyor. Bu elbette hiç doğru değildir ve Marksist-Leninist Komünist Örgütü – Proleter Yol’un Peru Komünist Partisini bilmediğini veya anlamadığını gösteriyor. 

Ve Marksist-Leninist Komünist Örgütü – Proleter Yol, dünyadaki tüm ülkelerin kapitalist olduğuna inandığında, Stalin’in bir karşı-devrimci olduğuna inandığında, Halk Savaşı’nın evrensel olmadığına inandığında başka ne olabilir? 

Ayrıca, Marksist-Leninist Komünist Örgütü-Proleter Yol’un, teslimiyetinin sonuna kadar Nepal’in revizyonist lideri Prachanda’yı desteklediği sırada Başkan Gonzalo’nun “teslimiyetini” kınadığını görmek de gariptir. 

Bu iyi bir örnek, çünkü gerçek devrimciler Prachanda’nın hatalarını çok erken bir aşamada öngörmüşlerdir. Bir anda teslim olan gerçek devrimci lider diye bir şey yoktur. 

Bu nedenle, gerici Alman devletinin Ulrike Meinhof’un hapishane hücresinde kendini öldürdüğünü söylediğinde ya da sosyal-emperyalist SSCB, büyük Yunan lider Nikos Zachariadis’in sürgünde kendini öldürdüğünü söylediğinde onlara güvenemeyiz. Bunlar yalandır. 

Aynı şekilde, Başkan Gonzalo’nun teslimiyetine inanmamak, Tarihin akışına olan güven meselesidir. Tutuklanması, söylediği gibi, sadece “devrim yolunda sert bir viraj”. 

Böyle darbelerden toparlanmak zaman alabilir, tıpkı emperyalist ülkelerdeki devrimin, Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın “dünya devriminin fırtına merkezleri” haline geldiği 1960-1970 dalgasından bu yana stratejik olarak geri adım atmayı bildiği gibi.


Böyle bir durumda önemli olan, devrimcilerin her ülkedeki komünist partisinde birleşmeleri, devrimci gelenekleri savunmaları ve revizyonizme ve tarihsel devrimci akımın dışından gelen öznelci yorumlara karşı mücadele etmeleridir. 

Bu, Dünya Devriminin bir sonraki büyük dalgasına hazırlanmak içindir.

İmza:

Belçika Marksist-Leninist-Maoist Merkezi

Fransa Komünist Partisi (Marksist-Leninist-Maoist)

Çeviri kaynak:

https://centremlm.be/In-defense-of-Gonzalo-theoretician-of-Maoism

Yorumlar kapalı.